İş Kanunu 34 maddesi uyarınca işverenler, işçi ücretlerini ödeme gününden itibaren 20 işgünü içinde zorlayıcı bir neden (sel, yangın, deprem ves.) dışında ödemezse, işçi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev değildir.
İşçinin ücreti, kanun hükümleri ve sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilemez veya ödenmezse, işçi iş sözleşmesinin 4857 sayılı kanunun 24/2-e maddesi gereğince bildirimsiz feshederek işçi tazminatını alma hakkına sahiptir.
Maaşları ödemeyen işveren işçiye “sen çalışmıyorsun yada iş yavaşlatma” diyemez. İşçiler, toplu olarak işte çalışmasa dahi işverene karşı ayaklanma var denilemez. Bu durum işçilerin yasal hakkıdır. Maaşları 20 gün içerisinde ödenmeyen işveren her zaman haksızdır.
Maaşı ödenmeyen işçi, ihtar çekmeden işten ayrılırsa dahi işveren tazminata mahkum olur. İşveren, maaş ödediğini ispatlamadığı takdirde işveren kanunen tamamen haksızdır. İşverence işten ayrılan işçi tutanakları da geçersizdir.
İşçi, işverene istifa dilekçesi yazmış veya ibraname imzalamış olsa dahi hukuken dava açtığında “ben zamanında maaşımı alamadım bu yüzden istifamı yazdım veya imzaladım” dediği takdirde ihbar tazminatı dışında (kıdem tazminatı, mesai ücretleri vs.) bütün haklarını işverenden alır. Maaş alamayan işçi işi bıraktığında kıdem tazminatı, fazla mesai ücretleri, yıllık izin ücretleri, maaş ve sosyal hak alacaklarını, resmi ve dini tatil ücretlerini işverenden talep edebilir ve alabilir. Sadece ihbar tazminatını talep edememektedir.